Batı'dan Doğu'ya yollanan ilk yazılı belge Wilusa önündeki adalar konusundadır.
Karşı yönde, Batı'dan Doğu'ya yani Achijawa ülkesinden Hattuşa'ya yapılan yazışmayı kanıtlayacak buluntu, Hititolog Frank Starke tarafından yeniden okunan bir belgedir. Starke, bir Achhijawa Hükümdarı ya da Kralı (mektupta kralın ismi ne yazık ki geçmemektedir.) tarafından Hattuşa Kralı'na yazılmış bir mektubu yeniden çözmüştür. MÖ 13. yüzyıla ait mektupta, Wilusa önündeki adalardan bahsedilmektedir. Hattuşa Kralı, Achhijawa Kralı'na şöyle yazmaktadır: "Bu adalar bana aittir!" Bunun üzerine Achijawa Kralı mektupta şu yanıtı vermektedir: "Hayır, bu adalar bana aittir!" Burada söz konusu olan büyük bir olasılıkla Gökçeada (İmbroz), Limni (Lemnos) ve Semadirek (Samothrake) adalarıdır. Mektupta Achhijawa Kralı, bu adaların daha MÖ 15. yüzyılda, kendisinden önceki krallardan Kadmos'un kızının Assuwa Kralı ile evlenmesi nedeniyle elde edildiğini belirtmektedir. Achijawa Kralı mektupta, kendi öncüllerinden, MÖ 15. yüzyılda hüküm sürmüş "KADMOS" (kadmu) adında bir hükümdardan bahsetmektedir. Kadmos ise, araştırmacılar tarafından Theben kenti ile bağdaştırılmaktadır. Böylelikle, MO 13. yüzyılda Achijawa ülkesinin başkentinin Theben olduğunu düşünebiliriz. Bu bilgilerden Wilusa = Wilios = Troya'nın MÖ 15. yüzyıldan itibaren Hitit Krallığı içerisinde oldukça önemli bir rol üstlendiği ortaya çıkmaktadır. Troya, Hititlerin kendileri açısından çok önemli olan, "metal kaynakları vb.", Çanakkale Boğazı'nı, dolayısıyla Karadeniz bölgesi ile Trakya ve Tuna Nehri vadisine geçişleri kontrol altında tutmaktaydı ve bu nedenle de çok önemliydi. Belki de bu yüzden günümüzde Ege'deki adalar sorununa benzer bir sorun o dönemde de yaşanmış olabilir.