Doğu ile Batı'nın MÖ 3. binden itibaren kesiştiği Troya'da sadece ekonomik bir savaş değil, aynı zamanda bir kültür savaşı da söz konusudur. Avrupa entelektüellerini bu bağlamda uğraştıran yorumlardan biri de (İlyada Destanı bağlamında) Helena'yı tüm sorunların merkezine yerleştirme çabasıdır. Bir kadının kaçırılması, cinsellik alanındaki bir yeni yorumun şifresidir. Grek epik tragedyasında temel amaç ana erkil sistemden, baba erkil sisteme geçiştir. İşte Batının aydın ve edebiyatcısı, bu kültür aksı üzerinden ideolojik serüvenlerini devam ettirirler. Yorumların yorumlarından oluşan bu zincir 17. 18. ve 19. yüzyılda edebiyatta doruk noktasına ulaşır. Neredeyse Troya temasını ele almayan hiç bir sanat eseri yok gibidir. Çok uzun bir zaman sonrasında, Avrupa'nın en önlü yazarlarından Christa Wolf, Kassandra (1983), Medea (1996) ile bu konunun çağdaş edebiyattaki zirvesi olur. Mitolojinin sonsuz yeniden üretimi bir anlamda Avrupalılar'ın kendilerini mitoliji üzerinden anlatma ve yargılamasına kadar gider ve bir kültür şifresine dönüşür.