4. yüzyıldaki Ermanarich ile 5. yüzyıldaki Atilla aynı dönemde yaşamışlar gibi gösterilmektedir. Yine benzeri bir şekilde, Fransızların Chanson de Roland söylencelerinde, 10. ve 11. yüzyıldaki soylular Büyük Karl ile aynı dönemde yaşamış gibi gösterilmektedir. Yukardaki belirtiğim Rusların kahramanlık şarkılarında da 9. ve 16. yüzyıla ait farklı kişiler, 1100’de yaşayan Wladimir’in çağdaşı olarak gösterilmiştir. Bu ve benzeri karışıklıkların Grek mitolojisininde de meydana gelmiş olduğunu kabul edebiliriz. Troya Savaşı’nda yer alan kahramanların, hepsinin yaşamış olduğunu kabul etsek bile, bunlar farklı zamanlarda yaşamış olabilirler. Söz konusu bu kahramanlar, geçen zaman içinde farklı söylencelerden alınarak, bir tek büyük kahramanlık destanına yerleştirilmiş olabilirler.
Germen söylencelerinden çarpıcı bir örnek daha verelim: İki farklı eski Kuzey söylencesi Hun kralı Atli (bu bizlerin bildiği hükümdar Atilla’dır)’dan söz etmektedir. Atli, bir Burgund prensesi olan Gudrun ile evlenmiştir. Evlendikten sonra, Atli, Gudrun’nun kardeşleri Gunnarr ve Hogni’ye yalancı bir davet yollar. Gunter ve Hagen Nieblungslied’den bilinmektedir. Gunter, tarihsel olarak bilinen Burgund kralı Gundihari’dir. Atli ile evlenen Gudrun, kardeşlerini bir oyuna karşı uyarır, ama kardeşleri yine de gelir. Atli, ikisini de zindana attırıp işkence eder, amacı Niebelungen Hazinesi’nin yerini öğrenmektir. İk kardeş işkenceye rağmen konuşmazlar ve öldürülürler. Gudrun iki kardeşinin intikamını almak için yemin eder. Bir akşam, Hunlular, Atli’nin sarayında yemekte içmekte ve eğlenmektedirler. Gudrun, Atli’ya ve konuklara et ikram eder; ve yemekten sonra Atli’ya aslında yediğinin iki oğlunun eti olduğunu söyler. Atli öylesine içmiştir ki, hiç karşılık vermez. Gece olduğunda, Gudrun, Atli’yi kılıçla öldürür ve köleleri uyandırarak sarayı ateşe verir, Atli’nin tüm askerleri ölür; böylece intikam alınmış olur.
Günümüze kadar ulaşan Kuzey Ülkeleri söylencesi böyle. Bu konuda başka kaynak olmasaydı; anlatılanlardan ne kadarının gerçek olduğunu bilemeyecek, ancak şunları ortaya atabilecektik: Zamanın birinde belki adı Atli olan bir kral yaşamış; mağlup ettiği Burgundların prensesini kendisine eş olarak almış, buna direnen prenses ise, hiç korkmadan yatak odasına soktuğu kılıçla kral Atli’yi öldürmüş.
Çok şükür Atilla’nın ölümü hakkında elimizde güvenilir kaynaklar var: Attila’yı bizzat tanımış Bizanslı tarihçi Pricus’un konu ile ilgili yazdıkları ise şöyledir: Yıllardan 454. Gerçekten de Atilla çok güzel bir Germen kızı eş olarak alır. Bu kızın ismi Gudrun değil, Hildico’dur ve Burgundlu Gundihari ile hiçbir ilişkisi yoktur. Çünkü Gundihari aslında Attila’dan 17 yıl önceki başka bir Hun İmparatoru tarafından esir alınıp öldürülmüştür. Attila düğün gecesinde her zaman olduğu gibi oldukça içer. Sonraki sabah, saatler ilerlemesine rağmen Atilla yatak odasından çıkmaz. Hiçbir ses gelmeyince bekçiler içeri girerler. Attila yatağında kanlar içinde yatmaktadır, ölmüştür; Hildico ise bir köşede ağlamaktadır. Ama ortada ne kılıç ne de Atilla’nın vücudunda her hangi yara izi vardır. Büyük Hun İmparatoru sık sık olduğu gibi, yine bir burun kanaması geçirmiş ve uykuda kendi kanıyla boğulmuştur.
Daha sonraki bir başka kaynakta ise, iki kuşak içinde Atilla’nın karısı tarafından öldürüldüğü inancının yaygınlık kazandığı belirtilir. Aslında bu insanların olayın ilk anında düşündükleri ile tümüyle uyuşmaktadır. Korumalar odaya girmiştir ve Atilla’yı kanlar içinde yatağında yatmaktadır. Yapılan incelemeler ölümün doğal bir olayla gerçekleştirildiğini ortaya koymuş olsa da, bazıları yine de katilin Germen gelin olduğu inancını sürdürmüştür. Bu versiyon çok doğal olarak Burgund ve daha sonraki Kuzey söylencelerinde işlenmiştir.
Bütün bunlardan çıkaracağımız sonuç nedir? Troya mitolojosinde, savaştan sonra yurduna giden Agamemnon’nun aslında karısı Klytaimestra tarafından öldürülmediğini; Agamemnon’un aslında banyo yaparken sabuna basıp ayağının kayıp, düştüğünü, düşerken de başını çarpığı ve böylece öldüğünü öne sürebilir miyiz? Tabii ki hayır. Ancak şunu söyleyebilir: Destanlarda Agamemnon’nun ölümü gibi Atli’nin ölümü de bilinçli bir şekilde bir intikam gibi sunulmaktadır. İkisi de eskiden beri anlatılangelen hikayelerin doruk noktasıdır.