MÖ 7. yüzyıla ait lir çalan ozanı tasvir eden bir tunç heykeli Bilim dünyası, Greklerin MÖ 8. yüzyılda, Akdeniz'in doğusundan gelen Finikeliler'den yazıyı, Troya Savaşı sonrasındaki "Karanlık Çağlar"ın (yaklaşık MÖ 1100-800) bitiminde aldıkları ve bu dönemden sonra destanların yazıya geçirildiğini kabul etmektedirler. Hem sözel hem de yazılı geleneğe hakim olan Homeros, destanları yazıya geçirerek, böylece hem kendini hem de eserlerini ölümsüzleştirmiştir. Homeros'un gençlik dönemlerinde sadece sözlü gelenekle yetiştiği; hayatının sonraki dönemlerinde yazımın ilk biçimleriyle taıştığı araştırmacılar tarafından genel olarak kabul görmektedir. Bu süreçte Doğu İonya'da yazının mükemmelleştirilmesinde büyük bir katkıda bulunduğu kuşku götürmez. İşte yazılı ve sözlü geleneğin kesiştiği hayatının son dönemlerinde, eserlerini papirus ruloları şeklinde yazıya geçirdiği ya da geçirttiği kabul edilebilir bir görüştür. Bu geçişin tam olarak nasıl gerçekleştiğini bilmesek de, eserin 24 bölümden oluşması, papirus rulolarında olduğu gibi soldan başlayıp aşağıya kadar devam eden bir teknikle yazıldığını akıllara getirmektedir. Özellikle destanların Homeros'tan yaklaşık 200 yıl sonra yoğun bir şekilde kopyalanması, eserlerin etkisini sürdürerek günümüze kadar gelmesinde büyük rol oynamıştır.